top of page

STRES KAVRAMI ÜZERİNE BİR İNCELEME

Günümüz dünyasında stres, yaşamın her alanında karşımıza çıkan ve bizi etkileyen bir olgudur. İlk defa Hans Selye(1956) tarafından ortaya atılan bu kavram, bireyin günlük hayatta karşılaştığı gerilimlere karşı hissettiği baskı ve kendini korumak için verdiği tepki şeklinde tanımlanabilir. Bireye baskı uygulandığında ortaya çıkan karışık, davranışsal ve duygusal tepkilerdir. Ancak incelediğimizde bu kavram tek bir tanımla nitelendirilememiş, uzmanlar tarafından farklı şekillerde açıklanmıştır.

Aynı olay, kişilerde farklı tepkiler uyandırır. Bu yönüyle değerlendirildiğinde aynı stres kaynağı herkeste aynı tepkiye yol açmayabilir. Çünkü kişinin algıma, olayları yorumlama ve bunları anlamlandırma şekli değişkenlik gösterir. Örneğin bizim çok fazla tepki verdiğimiz bir olayda yakın bir arkadaşımız sakin kalabilir. Bu durum kişinin algılarındaki farklılıklar ve hayattaki normlarının çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır.


Stresin Etkileri

Çalışma hayatında stresin etkileri oldukça karşımıza çıkar. Hatta iş stresi, bazı durumlarda kurum için büyük zararlara sebebiyet verebilir. Modern hayatın dinamik ve sürekli değişkenlik gösteren iş dünyası, ekonomik düzensizlikler, işverenler ve çalışanlar için kronik stres kaynakları haline gelebilir. Aynı zamanda kurum içindeki dinamiklerde bu durumu etkiler. Örneğin iş yerinde sürekli mobbinge uğrayan bir çalışan, diğer çalışanlara kıyasla daha fazla stres hissedecektir. Bu durum performans düşmesine, iş kazalarına, işe yabancılaşma ve işten ayrılmalara neden olabilir.

 Uzun süre strese maruz kalmak, psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Yapılan araştırmalar, stresin kardiyovasküler hastalıkların oluşması, yorgunluk, uykusuzluk, çeşitli ağrılar, mide rahatsızlıkları, tansiyon gibi fizyolojik belirtilere sebep olduğunu göstermiştir. Psikolojik semptomlar arasında ise; endişe, alınganlık, geçimsizlik, saman alevi gibi öfkelenme, odak kaybı, erteleme, kaygı gibi birçok duruma yol açabildiği gözlenmiştir. Sosyal hayatta da olumsuz etkileri oldukça fazladır. Tam da bu noktada, stresle baş etme mekanizmalarının devreye sokulması kritik bir rol oynar.

Baş Etme Yöntemleri

Lazarus (1976) stresle baş etme yöntemlerini, doğrudan eylemler ve hafifletici eylemler olarak ikiye ayırmıştır. Doğrudan eylemlerde birey daha çok problem odaklı başa çıkma stratejisi uygular. Stresin kaynağına yönelik aktif müdahale vardır, stresi yaratan durumu ortadan kaldırmaya çalışır. Hafifletici eylemlerde ise duygu odaklı başa çıkma ön plandadır.  Stresin yarattığı duygusal etkiler ortadan kaldırılmaya çalışılır. Stresle baş etmek için zaman yönetimi, planlama, öfke yönetimi gibi problem odaklı; gevşeme egzersizleri, spor ve meditasyon gibi duygusal odaklı yöntemler uygulanabilir. Sosyal destek arama ve yardım isteme de stresle başa çıkmada etkili yollardır.

ree
ree










SONUÇ

Sonuca gelindiğinde stres, bireyi çok yönlü etkileyen kaçınılmaz bir olgudur. Kısa süreli olduğunda gelişim için işlevsel iken, kronik stres hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı olumsuz etkilemektedir. Günümüzde stres sadece bireyler için değil, kurumlar içinde öncelikli hale gelmelidir. Stresin farkında olmak ve stresi harekete geçirici bir güç olarak kullanabilmek, hedeflerimize ulaşma yolunda bizi destekleyen önemli bir unsur olabilir.

Son Yazılar

Hepsini Gör
SOSYAL FOBİ VE BİREYİN YAŞAMI

İnsanın sosyal bir varlık olması, diğerleri ile sürekli etkileşim içinde olması demektir. Bir ortama girdiğimizde, diğerlerinin bizim hakkımızdaki düşünceleri bazı kişiler için oldukça önemlidir. Yeme

 
 
 

Yorumlar


© Copyrigh HR Institue
  • Facebook Basic Black
  • Twitter Basic Black
  • Black Instagram Icon
bottom of page